top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıobsesifdaktilo

Bir Obsesifin Günlüğü 19

Güncelleme tarihi: 7 Nis 2019



Mimi bir şeyler döndüğünü anlamış, bazı şeylerin göründüğü gibi olmadığı kanısına varmıştı. Tüm bunlar oluyorken gözünden kaçırdığı bir şeyler vardı. Simdi bunları görebiliyor ya da en azından sezinleyebiliyordu. İki arkadaşının arka arkaya ölmüş olması tesadüf değildi, şimdilik failleri meçhul olsa da planlı bir şekilde yapıldığı su götürmez bir gerçekti. Ancak anlamlandıramadığı şeylerin başında gelen diğer konu ise kim niye bu insanların canına kast etmiş olsun ki? Kişisel bir sebepten dolayı sadece Angela ve İloida'ya mı yapılmış bir saldırıydı ve tesadüf aynı zamana denk gelmişti, yoksa sıradaki kendisi olabilir miydi ? Ekipten bir başkasının tehlikede olup olmadığını kestiremiyordu. Arkadaşlarını koruması lazımdı, şimdiye kadar beraber hareket etmişlerdi. Bulundukları konuma gelmeleri, tuttukları sokak köşeleri, zenginlere seks servis etmeyi, hep beraber hak ettiler şimdiden sonra da onları bırakmaya niyeti yoktu. İlk olarak bu aparttan uzaklaşıp kimsenin bilmediği bir yerde bir süre gözden kaybolmalıydılar. Albin'in adamları olayın paniği ile henüz saldırmadılarsa da yakın zamanda onların da gelmesi muhtemel diye düşündü Mimi. Asıl şenlik o zaman başlayacaktı çünkü olacakları kestiremiyordu ve bu sessizlik onu tedirgin ediyordu. Bany ve Cini buradan kaçmak konusunda onunla hem fikir olacaklarından emindi çünkü Dr. Arthur'un anlanttıklarından sonra onlar da korkmuş ve tedirgin olmuşlardı. Kan donduran ve onların göremediği gerçeklerden bahsetmişti genç doktor, çünkü Angela intihara meyilli bir tip olsa da kendi canına kıyamayacak kadar silik, sinik ve korkaktı.


İntihar etmeyi herkes mutlaka bir ya da birden fazla kez düşünmüştür ancak gereken cesareti gösterecek kadar çoğu kimse gözünü karartamamıştır. Hayat ne kadar kötü olursa olsun bir çok kimse, hayatını ve kendini teraziye koyduğunda, kendini daha çok sevdiğini kabul etmiş olmalı ki hayatta olmayı tercih etmiştir. Bu insanların büyük bir kısmı kendini öldürmenin edebiyatını ve mistik havasını seviyor o yüzden ergenler intihar taklidi yapar. Dikkat çekmek için düzenlenmiş bu kurgu intiharları saymıyorum, bir çoğu başarısız sonuçlandığı için dikkat çekmek konusunda hedefe ulaşmıştır. Bu da aslında onları başarılı kılar ama fiziksel olarak değil ruhsal olarak. Hemen hemen hepsinde "beni kurtar" manasına gelecek bir not bırakılır ve bu not genelde en yakınındakine ulaşabilecek şekilde tertip edilir. Oysa ki bir intihar notu tanrının kaleminden çıkmış gibi şairane olmalıdır ve okuyan herkesin içinde birisi ölmelidir. Giricimin başarılı ya da başarısız olması o dakikadan sonra çokta önemli değildir.


Öğleden sonra Bany girdi odaya, elinde dosyalar vardı, kokusundan anlaşıldığı üzere hastahaneden geliyordu. Onun geldiğini duyan Cini de arkasından odaya girdi, yüzünden bu dosyaların ne olduğunu anlat dediği belli oluyordu. Bany ağız dolusu bir sürü küfür saydı, çok sinirli olduğu halde Mimi ile Cini'nin sorgulayan bakışlarını fark etmeseydi saatlerce sinir krizi geçirebilirdi. Kızgınlığı bir türlü geçmiyordu, eliyle kızlara bir dakika manasına gelen bir işaret yaptı. Dolaptan Macarlara özgü bir içki olan palinkadan iki bardak koydu kendine ve nefes bile almadan shot yaptı, bu sert içki biraz olsun gevşemesine yardımcı olabilirdi. Sonunda ruhların da konuşabileceğinin bir kanıtı olan Cini ağzını oynatmadan "neler olduğunu anlatacak mısın nedir bu halin?" diye sordu. Bany gözlerinden ateşler çıkartarak bir sandalye çekti ve olanları anlatmaya başladı...


Dr. Arthur o gün aparttan ayrıldıktan sonra numuneler ile direkt olarak laboratuvara gitmiş ve vakit kaybetmemek için testleri yapmaya başlamış. Testleri yaparken bir yandan da İloida'nın vurulması olayında tutulan polis raporunun bir kopyasını okuyor, otopsi esnasında orada olan sınıf arkadaşlarından birinin çektiği fotoğraflara bakıp, bir detay yakalayıp yakalamadığına dair inceleme yapıyordu. Polis raporlarına ve medyaya yansıdığı kadarıyla yerel sayılacak çapta bir mafya grubunun iç meselelerinden tartışma çıkmış ve aynı grubun elemanları arasında silahlı çatışma çıkmış. Olay yeri incelemenin çektiği fotoğraflarda ise adamlardan ikisi kapıya çok yakın yerde vurularak ölmüş, üç müşteri ise hayati tehlikesi olmayan yaralar almışlar. Silah sesinin yaratmış olduğu panik ve korku ile yaralananların da kapıya yakın yerlerde, kaçmaya çalışırken mermilere yakalandığı itiraflarında yer alıyordu.


Ertesi sabah ofise geldiğinde Bany onu kapıda bekliyordu. Dr. Arthur, Bany'i gördüğüne çok memnun olmuş gözüküyordu çünkü izbe, pislik gettoya gitmesine gerek kalmayacaktı böylece. Ofisin kapısını açarken "arkadaşın İloida'nın ölümü ile de bazı bulgularım var hakkında da konuşmak isterim" dedi. Asistan doktorların ortak kullandığı, dinlenmek ve çalışmak için tahsis edilmiş bir odaydı burası. İçerisi bir hastahane muayenehanesi olmaktan çok uzak olacak şekilde bir sınıfı ve öğrenci evini andırıyordu. Kahve ya da kahvaltı ister misin diye sordu Arthur. Genç ve yakışıklı doktorumuz kibar olmanın ve centilmenliğinde ötesinde güzel Bany'e kur yapıyordu ancak Bany henüz durumun o kadar ciddi olduğunun farkında olmadığı için kahvaltıya hayır dese de kahve içmeyi kabul etti. Arthur masasına oturmadan önce kahve makinesine su doldurdu, filtreyi yerleştirip, iki kaşık kahve attı. Çekmecesinden dosyayı çıkartıp önce fotoğrafları gösterdi, polis dosyasında yer alan itirafları okudu. Bany tüm olanlardan mana çıkaramıyordu. zaten bildiği şeylerden yeni bir şey yoktu. Mühendis yetenekleri burada görülmesi gereken şeyi bulmasına yardımcı olmuyordu o yüzden biraz yardıma ihtiyacı olduğunu belli etti.


...Barda yaşananlar her neyse İloida'nın olduğu sahnenin aksi yönünde birbirine paralel oturan kişiler arasında geçmişti. Gruptan birilerinin kapıya doğru yönelmesi sonucu, kapıya doğru hedef alınıp ateş edilmiş. Kaçan adamların sahnedeki İloida'yı vurması gerekiyor bu durumda, çünkü kapıya doğru ateş eden adamların sırtı sahneye dönüktü. Bany konsantrasyonunu yitirmeye başlıyordu ki Dr. Arthur gürültüyle sandalyeden kalktı. İşler burada fena karışıyor diyerek eline aldığı fotoğraflarla Bany'e doğru ilerlerken kahveleri servis ediyordu. Çünkü fotoğraflardan görüleceği üzere Iloida sırtından, kalbinin hizasından vurulmuş, yani o anda hala sahnedeydi ve yüzü kapıya dönüktü. Bany bir dakika dedi araya girdi ve ekledi ya o da sahneden arkaya yani kulise doğru kaçarken sırtından vurulduysa? Bu da kapının önünde ateş eden adamlardan birinin onu vurması ihtimalini açıklıyor. Bunları söyledikten sonra gözünde bir ışık belirdi, hafife alınmaması gerektiğini, gerekli gördüğünde aklını kullanmasının sonuçlarını kanıtladığını hissediyordu. Ta ki Arthur olayın iç yüzünü daha detaylı anlatana kadar. Arkadaşının tutmuş olduğu raporda İloida'ya isabet eden kurşunun yakından ateşlendiği yazıyordu. Yani kapının oradan isabet eden bir kurşun değildi İloida'yi öldüren. Birisi arkasına yaklaşmış ve çatışma çıktığında kaçmasına bile fırsat vermeden kalbinin hizasından ateş etmiş. Bu da demek oluyor ki hem nereye ateş edeceğini bilen hem de ne zaman, nerede olması gerektiğini bilen biriydi katil.


Cini sözünü kesti Bany'nin " seni bu kadar sinirlendiren şey bu oldu o zaman." Bany Hayır diye bağırdı! Bu dosyaları vermesi için Dr. Arthur'la, hemşire kıyafeti giyip seks yapmak zorunda kaldım hem de aletinde o doktor zımbırtılarından denediği için yarım saat içimde kaldı...



12 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Son kez Abstre

Benim de merhametine inanmayı seçtiğim çok karanlık birikti içimde. Sağa sola savrulmak yerine, bir düzene uyum sağlayıp yalnız kalmak gibi. O yüzden sen şimdi tüm bu olan biteni unut. Ben de ayak alt

bottom of page