top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıobsesifdaktilo

Bir Obsesifin Günlügü 28

İsler icinden cikilmaz bir hal alıyordu, artik dönüsü olmayan bu yolun sonunda isik yok ve bizler karanlıkta yolumuzu bulmak icin henüz gözlerimizi yitirmedik. Hic bir yere ait olamıyor ruhlarimiz ne bu dünyaya ne de rüyalara. Artik bütün bu olan biten tamamen kaçamak bakislar ve havayi tüketmeden nefes almak gibi. Kurduğum pazarlık kosullari yerine gelmesi halinde Mimi ve arkadaslarini tekrar rahatsız etmemek üzere terk edecegim. Her ihtimale karsilik elimizde bir koz varmis gibi numara yapiyorduk ve Albin'e karsi, sandigin kadar güçsüz değiliz imajı vermeye calisiyorduk. Kizlari vermeme ihtimali ya da sözünde durmama ihtimaline karsilik böyle bir taktik gelistirmek zorundaydık. Beni eline gecirdiginde duracak mi bilemezdim, o yüzden körü körüne inanmak güvenmek yerine sadece bana mi kizgin yoksa Mimi de hedeflerinin arasinda mi, tam olarak ne istiyor anlamimiz lazim diye düsündüm. Bu yüzden gidip benim teslim olmam yerine, Mimi önce görüşme talep edecek ve kızlara bir sey olmadigindan haberdar olacak, bu esnada biz de Cini ile dag evi dedikleri yere gidecegiz. Planın birinci etabı böylelikle tamamlanmis olacak, Albin ve adamlarini kalelerinden cikartip daha az tanidiklari bir yere cekecegiz. En azindan Amerikan filmlerinde bu gibi ivir zivir hep ise yarar. Mimi onları teslim olacagima ikna ettiginde, sanirim yola cikacaklar. Aslına bakarsanız gidecek yerim yok, kaçmaya da niyetim yok belki herkes icin en iyisi budur. Gereksiz uzattigimin farkına varıyorum ama basit bir banka işlemini veznede halleden biri gibi de hareket edemem. Bulusmanin mahiyeti belli, kizlari ver ve lottoda kazan numarayi biletinde bul.

Mimi ve Cini'nin söylediğine göre Bany ve Dr. Arthur bir görüsme ayarlamis ve isi biter bitmez burada Ferfi ve Celline'yi alip, kaldiklari dag evine gideceklermis, tabi kacirilmamis olsaylardi. Suan göründüğü kadari ile kader yine kendi planlarini devreye sokmakta geç kalmamis ve tüm bunları yaparken kimsenin fikrini sormamis. Uzun bir süre bekledik ama Bany gelmiyordu. Mimi beklemekten sikilmis olacak ki apar topar ayaklandi ve "hadi" dedi. Rover'in anahratini Ciniye verdi ve "siz gidin" dedi, kendisi de bir taksi bulup casinoya gidecekti. Sabaha bu is bitmis olacak, eger sabaha kadar Mimi geri dönmezse ben teslim olacagim, Cini de polise gidip olanları anlatacak. Bulduğumuz çözüm en iyisi değil ama mevcut imkanlarla daha iyisini yapamazdık. Risk hayatin her alanında bulunur ama karsinizda yeraltı dünyasini parmağında oynatan bir psikopat varsa bu riskler olabilecek en yüksek seviyeye ulasiyor. Borsada paranizi kaybetmeniz ya da devletin yanlis politikalari sebebi ile banka hesabiniza el koymasi, yillarca ödemis oldugunuz vergilerin karsiligi olarak alacaginiz emekli maasina el konulmasi bile daha masum ihtimaller. Siz öldükten sonra cenazenize atılan bir bomba gibi değersiz bu anlattiklarim. Yakinlarinizi ya da sevdiklerinizi umursayamayacak durumda olacaginiza sizi temin ederim. Eger o an ölü bedeniniz tabuttan cikip ayaklarinin üstünde dikilip olanlar yüzünden üzgün olduğunu söyleyip onları teskin etmeye calismayacaksa tabi. Artik kursun gecirmez oldugunuz icin sanirim kücük insani seylere de aldiris etmezsiniz, saydam bir perde cekip her seye olmasi gerektigi gibi tavir alirsiniz. Sagduyulu bir ölü, toplumun hic bir bölümünde karsilasamayacagimiz yeni bir kavram sanirim.


Bany, Ferfi'nin evine geldiginde gördüklerine inanamadi. Yolunda gitmeyen bir seyler olmustu. Bunu anlamak icin mühendis olmaya gerek yok, iki kere katarakt ameliyati olan yahudi antikaci bile bu mobilyalarin verdigi mesaji anlayabilirdi. Yikintilarin icinde bir tur atan Bany, sonunda duvardaki yaziyi gördü, simdi aklini kullanma sirasi gelmiş ve catmisti. Mesajda "kızlar" yazıyordu, bu Mimi ve Cini olamazdı çünkü insanlar genelde onlardan bahsederken "homo" derler. "Gel ve al" biraz meydan okuma gibi gözüküyor, Mimi ve Cini buraya gelmeden önce olmuş olmalı bunlar, herkesi aldıktan sonra geriye kimse kalmadiginda meydan okuma ihtiyacı duymazsın. Peki o zaman kim kalmisti geride, bu mesaj kimin icin birakilmisti? Bany bütün yol boyunca düsünmüstü, hatta son bir haftadır bütün gün düsünmüstü, burada biraz dinlenmek istiyordu. Aldigi yeni bilgiler isiginda bir gelisme saglayip saglayamacagini görmek istiyordu. Bekledigi gibi olmadı, bas agrilari ve kirik mobilyalar ile basbasa olmakta hic bir seye yardim etmiyordu. Ferfi'nin dairesinden ayrılmak üzere kapıya yöneldiği esnada kalabaliklarla basa cikamayan bir yalnız gibi tosladı gölgesine, artik gücü kalmamisti, ne gidecek yer ne de konusacak kimsesi yoktu. Oldugu yere yikildi ve sabah yagan cig taneleri gibi gözyaslari bikirikiyordu simdi kirpiklerinde. Daha fazla katlanamacagini düsünmüs olmalı ki pes etti Bany. Bir yandan agliyor, arada bir kahkaha atiyor sonra yine ağlamaya devam ediyordu. "Neler oluyor" diye bagirdi sesi apartmanda eko yaptigi icin defalarca tekrarlandi ve bu soruyu sanki dünya ona soruyormus gibi agirlasti omzunda.


Cini cok sakin araba kullanıyordu, Rover da bence gayet memnundu bu durumdan. Karanligin ortasında bir saate yakin yol gittikten sonra küçük bir tepenin ortasında tek basina duran kulübeden biraz büyük sayılacak bir eve geldik. Olduğu yerin issizligina ragmen bakimli bir eve benziyordu burası. Güzel ve yeni cilalanip, boyanmis disari dogru acilan ahsap panjurlari vardi. Ay isiginda secebildigim kadariyla evin metruk bir hali yoktu aksine bakimli bir bahcesi vardi. Meyve agaclarinin budanmis dallari, ciceklerin solmus sararmis yapraklarinin olmamasi bütün bu söylediklerimi destekliyordu. Cini elinde anahtarlarla geldi, daha önce gördügüm anahtarlardan farklı olarak neredeyse cok uzun sayilabilecek bir demirin ucunda bir cikintiyi andiran anahtar metal kapinin icinde iki defa döndü. Sadece üc adim attiktan sonra iceriden bir isik huzmesi bana döndü. Cini elinde bir el feneri tutuyordu, bir iki saniye icinde kükürt kokusu yayildi odaya. Elinde tuttuğu tek çöp kibrit ile masa üzerindeki üc adet mumu yakıyordu "burada henüz elektrik ve su yok" dedi. Dagin ortasında bir ev, anlasilan o ki kimse bir kac geceden fazla kalma geregi duymamisti. Bu yüzden elektrik ve su sadece gerekli olduğu kadariyla depolanip, tüketilmis. Etrafa daha sonra göz gezdiririm simdi daha önemli bir isimiz var ve onu halletmeliyiz. Mimi geldiginde sorunsuz bir sekilde degisimi saglamali ve kizini almasini saglamaliyim. Cini "asagida bir sarap mahzeni var ve şurada bir oda daha var. Mimi gelene kadar dinlenmek istersen odada eski ve yayları batan bir yatak var. Dün ben yerdeki haliyi üstüne serdim ve öyle uyudum ise yarıyor" dedi. Elinde sarap kadehi vardi ve mahzene inen merdivenlerin basinda duruyordu "asagida dört adet fici var ve agzina kadar sarap dolu" dedi. Beklerken bir iki kadeh bir seyler icmek iyi gelir diye düsündüm. Dün hayatimin en iyi gecesini gecirdim ve üstüne iyi de uyku uyuduğum icin mi yoksa gerginlikten mi bilmiyorum ama kendimi hic yorulmus ve uyuyabilcekmis gibi hissetmiyorum. Bir bardakta ben aldim ve Cini'yi takip ettim. Elinde mum tutuyordu ve dar merdivenlerden inerken zarif bileklerini sergiliyordu. Sesi ve hareketleri önceden erkek olduğuna dair hic bir işaret tasimiyordu. Mahzenin kapisi agir metaller ile duvara tutturulmus ve eski bir kale kapisinin motiflerine sahipti. Genis iki kanat ve agir oldugu görüntüsünden belli olan bu kapi Ingiliz yapimi olmali. Tahmin ettiğim gibi, yillardir burada olduğu icin agac nemli mahzen yüzünden sismis ve yerinden hareket ettirmek icin güc gerektiriyordu. Cini zayıf görüntüsüne rağmen kapiyi tek hareketle yerinden oynatti. Yukarıda bahsettiği gibi içeride dört adet fici vardi. Karsi duvara yaslanmis ve ahsaptan yapilma bir standa yerlestirilmis ficilar iki adet kalasin üstünde duruyordu. Iceriye baska bir sey koyma ihtimaliniz yoktu. "Bu cilek agacindan yapilma bir fici digerlerine göre daha kücük gözükmesinin sebebi de bu" eliyle kirmizi demir halkalari olan yeni boyanmis ficiyi gösteriyordu. "Diger ücü ise Fransiz kavagindan yapilmis, bu yörenin agaclari sarabin tadini bozdugu icin Mimi'nin dedesi Fransadan getirdigi agaclardan yapmis." Elimden bardagi alip ilk bahsetmis oldugu cilek agaci olan ficidan bir yudum sarap koydu ve tadina bakmam icin bana uzatti. Tadi gercekten aromatikti ama beni sarabin lezzetinden daha cok sasirtan ise Cini'nin saraplar hakkında bu kadar bilgili olmasiydi. Bir dikiste ictigim bardagi elimden alip bu sefer Fransiz kavagi olan ficidan doldurdu "tek seferde icme önce agzinda tut sonra tam yutarken nefesini ver" diyerek nasil yapmam gerektigini kendi bardagindaki sarapla gösterdi. Bardaklarimizi bir kez daha doldurup yarıya kadar dolu bardagini havaya kaldirip "şerefe" dedi Cini. Neyi kutladigimizi anlamadım ama Cini bu tavirlari ile daha önce hic karsilasmadigimi yüz ifademden anlamis olmalı. Mahzenin soğuk havasından mi bilmiyorum ama icime bir ürperti girmişti. Belki ac karnıma tadım yapmamaliydim.


Bany merdivenleri inerken satrancta ne kadar kötü olduğunu düşünüyordu, bir strateji geliştirip uygulama konusunda cok kötüyüm diye geçirdi icinden. Bütün gece oradan oraya koşturmaktan yorulmuştu hem de eline hic bir sey gecirememisti. Tadeus'a gitmek ile aparta gitmek arasında karar vermeye calisiyordu. Ferfi'nin dairesinde uyuyabilecegi sağlam bir sey kalmadigi ve dag evine gidecek kadar gücü olmadigi icin her seye bos vermek üzereydi. Dün bütün geceyi sandalye üstünde uyuklayarak gecirmisti. Gidip biraz dinlenmek istiyordu sadece bir ya da iki saat sonrasında polise gidecekti. Kafasına yerleşen düşünceler onun bu yönde hareket etmesi gerektiğine ikna ettiler. Mimi ve Cini'yi merak ediyordu ancak kendisinde gereken gücü bulamıyordu.


Mimi casinoya ulasti sonunda, isiklarin tamamı kapalı olmasına rağmen burada birilerinin olduğu etraftaki hareketlilikten belli oluyordu. Albin'in adamlarından bir kaç tanesi kapinin önünde bekliyorlardı. Belli ki salonda oyun oynanmıyordu bu gece, her zaman etrafta olan limuzinler, bu dünyanın isiltili tarafini yasayan ve ayni parlakliga sahip kisacik kiyafetlerle etrafta dolasan kızlar yoktu. O kizlarin tasmalarini tutan cüzdanları olan adamlar da gözükmüyordu. Mimi taksiden cikmadan casinoyu izliyor gözleri Albin'i arıyordu. Beklemekten sikilan taksici huzursuz huzursuz "burasi mi degil mi" diye bagirdi bu aslına bakilirsa bir soru bile sayilmazdi. Mimi taksicinin orada olduğundan haberi yokmuş gibi casinoyu izlemeyi devam ediyordu. Mimi'nin oturduğu tarafın kapisi acildi ve karanligin icinde sokak lambası gibi dikiliyordu birisi. Taksicinin sabredemeyip onu indirmek icin geldiğini düşündü o yüzden de hareket bile etmedi. Arkasi kapıya dönük sekilde taksinin arka camından disariyi izlediği icin kapinin önünde bekleyeni göremiyordu ama sesini duyduğunda sokakta yanıp sönen son sokak lambası da karanligi baki kılmak üzere gözlerini kapattı. Son nefesini veren bir canavarın, karanlık magaranin dibinde bile seçilebilecek kadar parlak gözlerinin bir daha acilmamak üzere kapanması gibiydi. Ömrünü tamamlayan bu canavar sanki yeni bir tehlikeye gebeydi ve ölü bedeninden yeni bir canavar son dakika dogmustu. Uzun zaman içeride kaldiktan sonra akrabaları tarafından nese ile karsilanmis gibi sendi canavarın sesi. Tek fark ise sevimsiz akrabaları tarafından sevilmediğini bildiği icin olacak ki nesesi içtenlik yerine yapmaciklik içeriyordu. "Hosgeldin Mimi bizde seni bekliyorduk, değil mi beyler?" Adamlarına soru sorduğu falan yoktu, kimsenin cevabini da merak etmiyordu zaten. Sacindan tuttuğu gibi Mimi'yi taksinin koltuğundan ayirdi ve disari cikardi. Daha ne oldugunu bile anlayamadan taksinin lastikleri asfaltın üstünde hızla dönmeye baslamisti. Daha Mimi'nin bacagi arabanın içindeyken korkak taksici bir seylerin yolunda gitmediğini anlamis olmalı ki kaçma gereği duydu. Yapılacak cok fazla bir sey kalmadiginda hislerini dinlemek ve kaçmak en iyisi olabilir. Kaldirimda sere serpe yatıyordu Mimi ve Albin bir mezar tasi gibi basinda dikiliyordu. Sanki kimseyi tanimiyormus gibi yoluna gidiyordu simdi, adamlar Mimi'yi yerden kaldırma gereği duymadılar. İlk ellerine gecen yerden tutarak yerde casinoya doğru sürüklüyorlardı.

5 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Son kez Abstre

Benim de merhametine inanmayı seçtiğim çok karanlık birikti içimde. Sağa sola savrulmak yerine, bir düzene uyum sağlayıp yalnız kalmak gibi. O yüzden sen şimdi tüm bu olan biteni unut. Ben de ayak alt

bottom of page