top of page
Ara
  • Yazarın fotoÄŸrafıobsesifdaktilo

Bir Obsesifin Günlügü 6

Güncelleme tarihi: 9 Mar 2019


Katloldum... Odanın ortasında bir ip gibi dizilen karıncalar cenazemi kaldırıyor. Bu telaşları o yüzden olmalı. Belki de cenaze için zahmet etmeyip bir parti düzenlemeliydiler. Ruhumun ölümümü arzuladığı böyle zamanlarda bedenime ihtiyacım hat safhalarda oluyor. Bedenimin ise takati kalmadığı dünkü savaştan sağ çıkması bir mucizeydi. Resmen feveran ediyor olurdu aşağılık cesettim eğer dün ölseydim. Simdi içine bırakıldığım bu çukurdan çıkmak için sadece elime bir silah tutuşturulması lazım ki beynimi pencereden uçurup özgürlüğünü tekrar eline verebileyim. Artık ayaklarını kullanamadığı için değil uçmayı öğrenmesi gerektiği için. Karanlıkta bir yarasa gibi ilerlemeyi bilmesi gerekiyor çünkü aydınlık, bu coğrafyada varlığını sürdürmekten vazgeçti. Böyle insanların içlerinde barındırdıkları boşluğa kaç mülteci sığdırabilirsiniz?

Merakım doğrultusunda fark ettiğim üzere karıncaların benimle ilgisi yok. Baş ucumdaki sandalyede görür görmez kaynağının neresi olduğunu bilmediğim bir takim meyvelerle karşılaştım. Biraz hırpalanmışlar, sanki manavın beceriksiz çırağı siparişleri bir torbaya koyup getirmek yerine yerde yuvarlayarak getirmeyi tercih etmiş, ara sıra da sendeleyip üstlerine basıp ezmiş gibi bir halleri var. Ezilmiş meyvelerden yere damlayan şekerli öz, karıncaları bu telaşa sevk etmiş anlaşılan. Başı ve sonu sağlam olmasına rağmen ortası tamamen ezilmiş olan muzu soydum, potasyum acısından zengin olan bu meyve hem tok tutar hem de lezzetli bir kahvaltı için besleyici bile sayılır. Şanslı günümdeyim. Yere düşüp kırılmış gibi gözüken bir kavun var. Uzun zaman oldu meyve görmeyeli. Hayır olmadı, aslında etrafınızda her yerde gördüğünüz nesneler aklınızda bir köşede uçuyorlardır, sadece ihtiyacınız olmadığı sürece beyniniz o nesneleri tanımlamaz. O an gördüğünüz her şeye bir tanım koymanıza gerek yoktur. Gece gibi orada dursa da, eğer size lazım değilse, yanınızdan geçip giden bir sokak köpeği gibi tepkisiz kalırsınız. Odak ve algı duvar, çerçeve ve portre gibidir. Algıda seçicilik yönetilebilir ve odak derinlik kazandırılarak istediğiniz cisme yönlendirilebilir. Benim düşüncelerim ise çelik yelek giymiş gibi, böyle nesneler ile dolu bir fuarda üstüme son model silahlarla yaylım atesi bile edilse slalom yaparak, hiç bir hedefe varmamak için yaratılmış gibi rahat hareket eder. Görmek istemediğim için değil, kabul etmeyi sindiremediğim için de değil, benim doğam ve algılarım çelik gibi gözükmesine rağmen kağıttan gemiler gibi zayıf. Şimdilik suyun üstünde kaldıkları kadarıyla idare ettim ama artık su almaya başlıyor iradem. Bu karıncalar da gemiyi ilk terk edenler olmak zorunda. Öksürmekten yıpranmış ciğerler gibi sırtıma baskı yapıyor artık hayatım. Tedavi bekliyor iskeletim. Bedenim çok kötü bir mühendisin hesaplayamadığı statik gibi dengesiz.


Angela buradaydı öğleden sonra. Boş boş tavanı izlerken acık kapıdan içeri girdi. Meyveleri yediğim için çok teşekkür etti. Bu Angela ümitsiz bir orospu kadar mutsuz. Kimseyle konustugunu görmemiştim daha önce, genelde kendi halinde sessiz bir kösede ortamı gözlemleyen tip. Her arkadaş ortamında vardır böyle tipler. Hakkında saatlerce konuşmaya gerek olmayan genelde hüzünlü ve sinsi tiplerdir. Başlarda hayalını kurduğum viski üzerine birlikte olmak isteyebileceğim minyon tipi ise gerçekten ateşli. Söylediğine göre Iloida getirmiş meyveleri. Başka bir ruh karmaşası. Dün gece ben uyurken sabah yiyebilmem için bas ucuma bırakmış. Gece uykumda Iloida gibi bir homo ile karşılaşsam sanırım küçükken olduğu gibi yatağıma işerdim. Boyu neredeyse 2m olan Iloida bir Hollandalı. Uzun zaman teyzesinin yanında Hollandanın kırsalında yasamış ve buraya gelmeden önce neredeyse başarılı bir baletmiş. Diğerlerinden farklı olarak o başkaları ile seks karşılığı para kazanmıyor. Zaten 2m bir travesti ile birlikte olmak isteyen birinin akıl sağlığından şüphe ederim. Kanserle mücadelesi esnasında teyzesinin yanında refaketçi olarak uzun zamanlar hastahanede kalmış. Vefat ettiği gece ise kendini kontrol edemeyip iki görevliye saldırmış. Angela'nın anlattığına göre sakinleşmesi için neredeyse 10 güvenlik görevlisi müdahale etmiş. Bir kaç kırık kemiğin bedelini kodeste defalarca tecavüze uğrayarak ödemiş. Şimdilerde ise geceleri bir clubte show yaparak hayatta kalıyor. Angela kaltağı bu bölümü anlatırken o kadar eğlendi ki o hüzünlü orospu yerini birden neşeli bir ilk okul kızına bıraktı. Sahnede meyveleri muhtelif yerlerinde sıkarak parçaladığı bir show yapıyormuş. Yediğim muzu kıçının arasında ezmiş, kavunu ise bacaklarının arasında parçalamış. Daha önce de havyar yemiyordum ama pudra ve fondöten ile renklendirilmiş bir göt tarafından ezilerek işkence görmüş bir muz ve taşakların hemen altında parçalanmış bir kavunun tadına bakmamıştım...


Bu olanlar Mimi'nin beni işe çıkarmasından daha kötü olamaz, yarın geldiğinde beni ne bekliyor diye merak ediyorum. Sanırım en son hissettiğim insani duygu bu oldu "merak". Yine de insan olmaktan çok uzağım. Tek başına ''merak" hala bir şeyleri çözebilmek için yeterli değil. Benim durumumda biri için başlangıç bile sayılamaz.



Bölüm 7: https://obsesifdaktilo.wixsite.com/blog/home/bir-obsesifin-g%C3%BCnl%C3%BCg%C3%BC-7

48 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Son kez Abstre

Benim de merhametine inanmayı seçtiğim çok karanlık birikti içimde. Sağa sola savrulmak yerine, bir düzene uyum sağlayıp yalnız kalmak gibi. O yüzden sen şimdi tüm bu olan biteni unut. Ben de ayak alt

bottom of page