top of page
Ara
  • Yazarın fotoÄŸrafıobsesifdaktilo

Bir Obsesifin Günlügü 4

Güncelleme tarihi: 11 Mar 2019


Sokağın başındaki rehincide işe başladım. Kaldığım yerden sadece bir blok ötede. Sağ gözünden iki kere katarakt ameliyatı olmuş 2. Dünya savaşı sonrasında yahudilerin evini yağmalayarak zengin olmuş bir başka yahudi artık patronum. Eşyalara 10cm mesafeden bakmadan ne olduklarını ayırt edemediğinden beni işe almasına şaşırmadım. Akşama kadar üzerindeki tozla rahatlıkla bir inşaatın kum ihtiyacını karşılayabileceğiniz eşyaları silmemi bekliyor. Karşılığında ise odamın kirasını ödeyip, akşam yemeği yanında iki bira yuvarlayabilirim. Topladığı eşyaların neredeyse hepsi kendisi ile aynı yaşta, oldum olası antika eşyalardan haz etmem. Bir eşyaya sahip olma duygusu beni histeri krizi geçiren bir kadına dönüştürüyor. Neden mi? Eşyanın doğası, onlara sahip olanları öldürmek üzerine kurulmuş, eşya ve ölüm birbiri ile ilintilidir. Bir eşyaya sahip olmak için bir başkasını öldürmelisiniz. Nasıl mı? Bindiğiniz lüks arabaları çalışanlarınızı öldürerek elde ettiniz. Çalışanlarınız kendilerini öldürmek uğruna temiz bir takım elbise aldılar. Bir eşya ile bir başkasını ancak böyle öldürüp adını hayatta kalma mücadelesi koyabilirsiniz. Hayatta kalmak için eşya destek ünitesine ihtiyacınız vardır, çünkü bu size dayatılan uyuşturucu maddenin en güzel rüyalara dalmanızı sağladığı andır.


Travestiler ile dolu apartmanıma dönmek için yola çıktım huysuz ihtiyar neredeyse tüm raflara tek tek dokunup tozunu almışmıyım diye eliyle kontrol etti. Tahmin etmesi zor değil nasılsa görmüyor diye neredeyse hiç bir yeri silmemiştim. Günlüğümü verip beni kovdu, kariyer planlarım altüst oldu. Belki yahudi olmadığım için çalışmakla ilgili olan bağlantıyı da tam kuramıyorumdur. 13 yaşımdan beri pilot olmak gibi spesifik bir özelliği olmayan bir çok iste çalıştım hiç biri 1 aydan fazla sürmedi, geneli getir götür işiydi ve getirme konusunda hiç problem yaşamama rağmen götürme konusunda hep yanlış anlaşıldım.


"Dur nereye?" Bu soru tümcesi ne zaman akşam karanlık bir sokakta tanımadığınız biri ya da birileri tarafından yöneltilirse başınız belaya girmek üzere demektir. Antikacıdan çıkıp travestilerin tuttukları köşeyi geçtim odaya sadece 50 metre mesafedeyim ve yine o soru "dur nereye?" Pazarlık yapan adamlar, travestiler ve benden başka kimsenin olmadığı sokakta sorunun kime olduğunu anlamam çok sürmedi. Biraz vaktim olsa kemerimi çözer ve mesafeyi korumak için kullanırdım ama ikinci sefer sorulan soru çok daha yakından geldi. Böyle zamanlar için genelde bir çakım olurdu, olurdu diyorum çünkü istasyonda kaldığım gecelerden birinde çalındı. 3 sokak serserisi yarım metre önümde durdular. İçlerinden birini tanıdığımı sanıyorum ama bununla vakit geçiremem. Her yerde rahatça bulabileceğiniz hırpani tipler, madde bağımlıları, alkolikler, mafyacılık oynamaya çalışan serseriler, çingeneler kısacası toplumun süzgecinden geçip, kendine uygun olan yeri bulmakta zorlananlar. Bir tanesinin üzerine döktüğü selülozik maddenin kokusu o kadar ağırdı ki üstüme çullandığında çakmağımla bir Olimpiyat Meşalesine çevirebilirim, sokak birden aydınlanır ve maraton koşusu başlar. Geriye kalan ikisi ile boğuşmakta zorlanmam diyemiyorum bundan 10 sene önce olsaydı belki şansımı denerdim. "Para" dedi, sesinden anladığım kadarıyla soruyu soran da oydu, muhtemelen grubun lideri. Esmer ve benden 5cm kadar daha uzun, neyse tahlil ile uğraşamam. "Yok" dedim sol cebimi tersine çevirdim. Bu hareket onları korkutmuş olmalı ki aniden bir bıçak kulak mememi çizdi. Karanlıkta metal ışıldamasa boynuma saplanmak üzere geldiği kesin. " Sakin olun beyler üzerimde hiç para yok sizden farkım olmadığını görmüyor musunuz?" Cümlemi bitirme nezaketi gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Aynı anda mideme bir tekme ve nereden geldiğini anlamadan burnumun ortasına bir yumruk indi. Karnaval başladı. Nefesim burnumdan öyle güçlü çıktı ki bir hayvan sesini andırıyordu. Sesi duyan homolar başımıza toplandı. Sabah duyduğum seslere benzemiyordu artık sesleri, o neşeli tavırları kaybolmuş yerine saldırgan bir grup kurt sürüsü gelmişti. İçlerinden birisi beni yerden kaldırdı diğer 3'ü adamların karşısına dikilmişti. Simdi çoğunluk benden tarafa geçtiğine göre hareket planını devreye sokmalıyım diye düşündüm. Elinde bıçağı tutan, yumruğu ve tekmeyi o atmış olamaz çünkü hem bıçakla saldırıp hem zıplama ihtimali zayıf. Saldırmak için yaklaştıklarını farz edersem tiner kokusunu net bir şekilde algılamam gerekirdi. Aradan fırlayıp çakmağımı elinde bıçak olana tuttum ve bir anda yanmış tüy kokusu tiner kokusunu bastırdı. Çığlıklar ve debelenmeler bir anlık şaşkınlık, bu sahneyi sevdim. Viyanadaki bir sanat galerisinin en güzel portresi gibiydi her şey. Travestilerden birinin serserilerden en çelimsiz olanına muşta geçirdiği eliyle yumruk attığını gördüm. Porselen bir tabağın yere düşmesi ile çıkan ses sokakta bütün kaldırım taşlarının üstünde iyi yönetilen bir orkestranın çıkardığı bütün sesleri çıkardı.


Burnumdan akan kanı temizlemek için yan dairemde oturuyordum. Olanlardan çok eğlenmişti homolar, gülüp şakalaşıyorlardı. Bahsettiklerine göre uzun zamandır huzursuzluk çıkartan tiplermiş. Cehennemin ateşini adamın üstünde gördükleri için çok mutluydular. Tuvalet kağıdı ile burnumu silen Mimi içeri girdiğimizde şişko bir cücenin üstünde zıplıyordu. Böyle habersiz gelmemizden çok mutlu oldu diyemem. Aleti neredeyse cücenin kolu kadardı ve her zıpladığında adamın göğsüne kırbaç gibi darbeler indiriyordu. Bir an için adamın bu durumdan daha çok keyif aldığını bile düşündüm. Böyle bir alet tarafından dayak yemek fantezinin bir parçası olmalı...


Bölüm 5 : https://obsesifdaktilo.wixsite.com/blog/home/bir-obsesifin-g%C3%BCnl%C3%BCg%C3%BC-5

45 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Son kez Abstre

Benim de merhametine inanmayı seçtiğim çok karanlık birikti içimde. Sağa sola savrulmak yerine, bir düzene uyum sağlayıp yalnız kalmak gibi. O yüzden sen şimdi tüm bu olan biteni unut. Ben de ayak alt

bottom of page