top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıobsesifdaktilo

Bir Obsesifin Günlügü 16

Güncelleme tarihi: 1 May 2019



Modası geçmiş bir yönetim şeklinin idare edemediği insanların bir araya gelerek yeni bir düzen istemesi gibi mülteci kararlar verdiğim dönemlere geri dönmek istiyorum. Yanılsamalar sonucunda bedelini ödediğim ya da kaçtığım her şeyden şuan bulunduğum bu noktayı hak etmediğim için özür dilerim. Benliğimi bedenimden çıkartıp tokatlamak ve kendine gelmesi için sorumluluklarının bilincinde gibi davranan despot bir aile bireyi gibi ikaz etmek istiyorum. Uğruna savaştığım hiç bir şey olmadı şimdiye kadar ancak bu olmamasının gerekliliğinin kanıtı değil. Çünkü son bir kaç ayı düşünürsek, ölümler, intiharlar, yasa dışı işler, seks, alkol ve adam yaralama, benim şimdiye kadar boktan olan hayatıma bir anlam katmadı. Sorgulamak huyum değil neticede her şey olacağından bir adım öteye gitmez ama başımı belaya sokmak istemediğim kesin. Polislere, avukatlara ve benzeri unvan sahibi olan devletin insanlarla olan ilişkilerini düzenlemek üzere devlet tarafından görevlendirilmiş ya da para için böyle bir misyonu kendi özgür iradesi ile yüklenmiş herkesin, çok bilmiş tavırlarına, akıl vermesine, sizi hakir görmesine ve itip kakma hakkını kendinde bulmasına katlanamıyorum. Okudukları okulların ve yazılmasının hizmet ettiği amaca uygun olduğunu iddia ettikleri kitapların zehirlediği bu insanlar sadece onların bildiklerinin doğru olduğunu düşünürler. Çoğu zaman düşünmek onlar için ifade ettiği anlamı temsil etmez ve sizi de onlar gibi düşünmediğiniz için suçlarlar. Sizi de zehirlemek için ağız birliği yapmışlar gibi topluma zararlı olduğunuzu düşünürler. Ünlü bir kahve markasının karton bardağını elinizde tutmadığınız için, saçınızı onlar gibi kestirmediğiniz için, aynı marka gömleği giymek şöyle dursun üstünüzün başınızın düzgün bile olmadığını iddia ederek sizin insan olmadığınıza kanaat getirirler. Özgürlüğünüzün elinizden alınmasının onlar için ifade ettiği hiç bir şey olmadığı gibi belki zararınızın dokunduğunu iddia ettikleri hava kirliliğinin bile kaynağı olarak sizi görebilirler. Tüm bunlar benim bu bok çukurundan çıkmak için yeterli sebebimin olduğunu gösterir ve kodesten henüz bahsetmedim bile. İçeride olabileceklerin bir listesini çıkardığımda ayakkabı bağcıklarınızı ipotek etmelerinin sebeplerini de anlayabilirsiniz.


Bu kadar gevezelik yeter, beynime hücum eden bu düşüncelerin etkisine giriş hızım ile bir şehrin enerji ihtiyacına yetecek kadar elektrik üretilir sinapslarımın arasında. Aslına bakarsanız böyle anların dışında kalan zamanlarda çok da kullanmadığımı düşünürsek, üretilen elektriğin verimli bir kaynak olduğunun somut ve ölçülebilir bir kanıtı da yok, belki depolanabilir ama bunun benim bedenimde olamayacağı da kesin. Karar alırken insanların geliştirmiş olduğu taktiklerin ve etkilendikleri çevresel faktörlerin benim üzerimde hiç bir etkisi olmadığı kesin. Bir çoğu gibi başarılı olma güdüsü ya da bir amaca hizmet etme gereksinimi duymadığım için küçük bir fanusta balık olarak yaratılsaydım daha memnun olabilirdim. Bu kadar yüksekten düşen düşüncelerin çarptıkları yerde açacağı kraterlere insanlık yeni medeniyetler kurup yeniden yükselebilir. İnandırıcılığımı yitirmiş olabilirim ama bunu sizi düşünüyorum, sizin için faydalı olduğunu düşündüğüm için yapıyorum gibi yalanlara dayandırarak yapmıyorum. Ölü olduğunu bildiğiniz bir yakınınıza mektup yazmaktan daha heyecanlı olduğunu düşünmüyorum bu olanların. Sıradanlık sır tutamaz, sır gibi gülümseyen dudakların, dişlerin kenarında. Kimsenin orada olduğuna emin olmaması adına saklanmış olan bu gülümseme, konuyla hiç alakası olmadığı halde anlatılmak üzere önceden belirlenmiş bir konuşmanın akılda kalıcı olan tek bölümü gibi hafızalarda yer eder.


Kaç saattir uyuduğumu kestiremiyorum ama hava karardığına göre akşam olmuş olmalı ya da gecenin tam ortasıdır ve bu sessizliğin kaynağı evdekilerin uyuyor olmasıdır bilemiyorum. Evin içinde hırsız gibi gezinmek istemiyorum, beklemek konusunda her zaman sabırlı davranmışımdır ama ne kadar ve neyi beklemek zorunda olduğumu da bilmiyorum henüz. Bir ses, bir nefes, bir ışık huzmesi, bir yaşam belirtisi evde olup olmadıklarına dair bir işaret. Benim burada olma amacım belli, saklanmak ve batırdığım işten kimsenin zarar görmemesini sağlamak ama bu iki kızı zihnimden çıkartamıyorum. Sadece iki metre önümde sevişmiş olmaları, Ferfi'nin UNESCO tarafından dünya mirası listesine alınması gereken göğüsleri ve Celline'nin kristal kadar zarif boyunu aklımı oynatmama sebep olacak. Umarım keyfim yerine gelsin diye birine tecavüz etmek zorunda kalmam ama böyle bir şeye karar verdiğim anda mutlak tercihim Celline'nin tüm zarafetine rağmen Ferfi olurdu. Mimi'yi karşıma almak pahasına da olsa bedeninin hiç bozulmamış düzlüklerinde yapacağım gezinti için ideal hatlara sahip.


Anahtar kapıda iki defa döndü, zıt kutupları birbirine yapışmış olan iki mıknatısın birbirinden ayrılması gibi kapı aralandı ve evin giriş kapısının olduğu bölümde bir aydınlık belirdi. birbirine çarpan cam şişe sesleri, hafif rüzgarlı havalarda tatlı tatlı tıngırdayan rüzgar çanlarını andırıyordu. Odaya önce Celline girdi ardından Ferfi elinde içki şişeleri olan torba ile geldi. Söze de ilk başlayan Celline oldu "uyandın mı" diye sorarak. Ferfi sabahkinden daha yorgun ve bitkin halde gözüküyor, ağır hareketlerle torbasından bir şişe Bacardi Apple ve bir şişe Safari çıkardı. Celline elinde üç adet bardak ile odaya girdi, anlaşılan o ki bu gece de içiyoruz! Kafaları hali hazırda güzel olduğu belli oluyor, anlaşılan bir after parti söz konusu şuan. Gecenin geri kalanını kaçırmamak için bulabileceğim en iyi ve tek şans, benim için düzenlenmiş bir hoş geldin partisi değilse eğer. Ferfi torbadan şu bilindik restaurant zincirlerinden birine ait olan menüyü uzattı, biraz kızarmış patates ve hamburger vardı içinde " aç olduğunu düşündüm" diye de ekledi. Beni düşünmüş olması umut verici, umutlanmak için yeterli veriye sahip olmamı sağlayan patatesi üreten çiftçiye şükürler olsun.


Bacardi bittiğinde herkes mutluydu çünkü onlara geçen akşamın başından bu eve gelene kadar başımızdan geçenleri anlattım. Son bardakları shot yaptıktan sonra Ferfi marihuanalı sigarayı sarmaya başlamıştı. Bunun adı dedi "iyi geceler öpücüğü". Öpücüğü, kelimesini söylerken kafasını kaldırıp gözlerime bakmıştı, her harfi ağzından çıkartırken dilinin dudaklarına ve dişlerine değmesini net bir şekilde izlememe olanak sağladı. Yolum düşerse bu dudaklara konaklamak isterim, Ferfi eğer şuan bu satırları okuyorsan bunu bir teklif olarak algılayabilirsin çünkü sonuna soru işareti koymuyorum. Celline vücudunun genç kızlara özgü hatlarını cömertçe sergileyen bir gecelik ile girdi ve iç çamaşırı ile sutyenini çıkarttığı da belli oluyordu. Cinsel dürtülerimin ergenlik dönemi de dahil olmak üzere baskın bir halde kararlarıma etki ettiğine daha önce tanık olmamıştım ama sınırları zorlayıp dayanıklılık testine bugün hiç niyetim yok. Celline sarma işi biten sigarayı Ferfinin elindeyken yaladı ve yapıştırma işi de tamamlanan sigarayı Ferfinin elinden alıp yaktıktan sonra dumanı dışarı çıkarmadan, ağzını Ferfinin dudaklarının arasına kadar yaklaştırıp onun yarı açık olan ağzından içeri üfledi. Dumanı dağılmadan, Celline'nin dudaklarının arasından içine çekerken gözleri hala üstümdeydi. Kafasını yukarı kaldırıp bembeyaz olan teninin bir kuğuyu andırdığı boynunu tavana dikerek bütün dumanı dışarı çıkardıktan sonra sigarayı Celline'nin elinden aldı. Yerde bir metre kadar önünde oturuyordum. Ayağa kalkmadan, küçük dar ama çıkık kalçalarının üstünde sürtünerek dizimin dibine kadar geldi. Sigarayı havada bir ateş böceği yuvasını andırana kadar çekti içine. Dumanı henüz vermediği için biraz kısık sesle konuşuyordu. Kulağıma eğildiği için alkolün, marihuananın ve gençliğinin kaynağı olan hormonlarının göğüslerinden salgıladığı tenine özgü vanilyamsı kokuyu alabiliyordum. Elleri ile çenemi tuttu kendiliğinden açılan dudaklarıma yaklaşarak hatırladığım son şeyi söyledi.


"Bize katılmak ister misin?"


38 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Son kez Abstre

Benim de merhametine inanmayı seçtiğim çok karanlık birikti içimde. Sağa sola savrulmak yerine, bir düzene uyum sağlayıp yalnız kalmak gibi. O yüzden sen şimdi tüm bu olan biteni unut. Ben de ayak alt

bottom of page